Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
McCourt ve Kennedy gibi öğrencilerin, bu sözüm ona özgür ve bağımsız İrlanda'da odun taşıyıp su çekmek zorunda kalmaları utanç verici bir şey. Bu, İngiliz zorlamasıyla sınıf sistemini hala yürürlükte tutan ülke beni iğrendiriyor. | It's a disgrace... that boys like McCourt... and Clarke and Kennedy... have to hew wood and draw water... in this so-called free and independent Ireland... that keeps a class system foisted on us by the English. |
Sonra kuyudan su çektim, onu güzelce yıkadım. Onu doyana kadar besledim ve ona yapabileceğim en iyi şekilde hizmet ettim. | Then l drew water from the well, gave him a nice bath... fed him to his heart's content and served him as best as l could. |